"Şimdi" "geçmiş"i ezer, gölgeler; böylece geçmiş olgusu yaşanmaya değil ancak hatırlanmaya koşullandırılır.
Bir şeyin geçmişte kaldığını ne zaman duyumsarsınız? Geçmişi anımsatacak bir nesne, bir olay, bir kişiyi gördüğünüzde mi? Ben geçmişi hatırlamak için bir nesneyi, kişiyi ya da bir olayın öznesini oluşturmak istemiyorum. Acı veriyor.
Acı verse de hiç istemesek de hepimiz birilerinin belleğinde oluşan geçmiş öğeleriyiz.
"Ne güzel günlerdi değil mi?" "Seni gördüğümde o günleri çok özlediğimi fark ettim." "Yazık oldu o günlere, keşke daha iyi anlasaydık birbirimizi!"
Kısa bir süreye yayılan mutluğu sonsuzlaştırmak, mutluluğu şimdide sabit eylemek; kederi veya yanlış duygulanımları, eylemleri sıfır noktasına çekmek arzusu beni bu hatırlanmak istemeyişe itiyor. Geçmiş güzel günleri anmak nasıl hüzün veriyorsa birilerinin belleğinde boy veren bir geçmiş zaman dilimi mutluluğunun bir parçası olmak da bana en sonunda bir aklanmayı değil yeni bir kederlenmeyi sunuyor. Hiç hatırlanmamak isteğidir bendeki... Unutulmak büsbütün, hiç keder vermemek için...
Ah Fatma Asaf!! Ah Selim İleri. "Geçmiş" olgusu bende kesif bir kaynaktır, yeni bir katman eklediniz bu kaynağa son romanınızla!Bu Yalan Tango'yla.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI
Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...
-
HOOGSTRATEN, Samuel van View of a Corridor c. 1670 Oil on canvas, 103 x 70 cm Musée du Louvre, Paris Ağaç kovukları, mağaralar ...
-
Bu yazı, Ekim 2020 Varlık Dergisi'nde yayımlanmıştır. Franck Vidal/ L e regard des autres Ormanda dolaşırken Kral Midas, Silenos’a “İns...
-
ah bellek, acı bellek! hem arısın sen hem kim bilir hangi gülden kalma diken? Hilmi Yavuz Roman türünün bütün gereklerini kusursuz biçi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.