26 Eylül 2010 Pazar

Yeraltından Notlar/ Kitapların Ölmezliği

Dostoyevski'nin Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Budala gibi  başyapıtlarına hazırlık olarak görebileceğimiz Yeraltından Notlar, kitapların ölmezliğine işaret eder. Yeraltından Notlar, en son çıkan kitapları okuma, çağdaş edebiyatı soluksuz izleme koşturmacamızın gölgesinde kalan "eski kitapları lisede ve üniversitede bırakıp unutma" tavrımızla alay ediyor...

İnsan davranışları her çağa göre bazı değişimler gösterse de hiç değişmeyen yanlarımızın sayısı çok fazla. Yalnızlık duygusu insanı her çağda benzer çaresizliklere düşürür; aşk her çağda yok edicidir; yoksulluğun devri yoktur, yoksulluk yoksulluktur...İnsanlığımızın genelgeçer durumlarını elden geçirme bağlamında eskiden yazılmış kitapların bize epey yardımı dokunur. Bunun nedeni  geçmişte kalmış sayısız yazarın şimdikilerden farklı olarak bilge kişi olmayı kabul etmeye daha yakın durmaları,  altını çizelim diye biz okuyucularına derin anlam değeri olan  tümceler kurmaları mıdır? Kim bilir? ( Çağdaş yazarların bilge olmadıkları gibi bir anlam yaratmak istemem; ama çağımız yazarları bilgelikten çok özgürlük, yaratıcılık, bireysellik gibi kavramları öne çıkarıyorlar. Bu tavırları mütevazılık belirtisi olarak düşünülürse çağdaş yazarların dolaylı yoldan bilgeliğe yelken açtıkları da söylenebilir.)
Yeraltından Notlar'ın ana kahramanı yalnız bir adamdır. Varlık içinde yaşayan arkadaşlarının yaşamlarına imrense de asla onlar gibi olmayı istemez. Para kazanmak için gece gündüz çalışmayı, şeflerine yaranmak için uğraşmayı reddettiğinden yoksul yaşamaya boyun eğer; yine de sırf arkadaşlarından daha çok okuduğu ve onlardan daha derin meselelere kafa yorduğu için zengin arkadaşlarıyla iç içe olabilmek, onlardan değer görmek ister. Aydın bir insanın yalnızlık halleri, çelişkileri, korkuları, kendine karşı ölçüsüz acımasızlıkları Yeraltından Notlar'da üst üste yığılır.  Yoruluruz bu kitabı okurken, güçsüz kalırız; çünkü tanıdıktır çoğu ayrıntı, katlanamadığımız gerçekler hiç yumuşatılmadan tarif edilmiştir. Altını çizdiğimiz tümceler bize kalan öğütler, taşıdığımız duygu ve düşünceler konusunda hiç de yalnız olmadığımıza ilşkin tesellilerdir:

" Bağışlayın babacığım, bir daha yapmam!, demekten nefret etmişimdir. Bunları söylemek hiç de zor gelmiyor, aksine çok kolay söylüyorum. Hiç suçum olmadığı halde, bir takım hayallerle kendimi suçlu saydığım olmuştur (s.18)."
"Ben yaşadığımı anlamak için kendi kendime bir çeşit yaşam oyunu oynar, serüvenler uydururum. ( s.18)"
"Vardığımız sonuş şu sevgili okuyucularıım: En iyisi bir köşeye çekilip seyirci kalmak. Onun için diyorum ki, yaşasın yeraltı! (s. 36)"
"Oysa ben kendimle aşırı derecede ilgilenirdim, hatta bundan dolayı kendimden nefret ettiğim anlar bile oluyordu. Dışarıdaki insanların da benim için aynı şeyleri düşündüğünü sanarak sıkıntı duyuyordum. Bu nedenle, her gün işe giderken çevremdekiler beni görmesinler diye kendimi olabildiğince sıkıntıya sokarak elimden geldiğince rahat davranmaya çalışıyordum. Yüzüme de asil bir hava vermeye çalışıyordum. Yüzüm güzel olmasa da asil, anlamlı ve özellikle son derece akıllı ve zeki görünsün yeter, diyordum. Bunları düşünürken de yüzümün bu anlamları hiçbir zaman veremeyeceğini kesinlikle biliyordum (s.41)."
Yeraltından Notlar altı çizilebilecek pek çok satırıyla 2000'li yıllarda  her gün biraz daha köşede kalması dayatılan, her gün biraz daha sesi kısılmak istenen, saldırganlaşamayan, incelikli halini korumak isteyen, giderek küsen, sessizleşen, haksızca süren yaşama karşı yetemediği için kendiyle kavga eden, zaman zaman kendinden utanç duyan aydın insanların hal tercümesidir.

Bu yazıda bir kitabın adı daha geçmeli: Kitaplardan  Kurtulabileceğinizi Sanmayın. Can Yayınları'ndan çıkan bu kitap, Eco ve Carriere'in söyleşisinden oluşturulmuş, son yılların en başarılı tartışma- söyleşi kitaplardan biri! Kitapta, bir nesne olarak kitabın en azından uzun bir süre için ölmez olduğunda karar kılınıyor. Bir kitabın bize yol göstermesi, bizi bize fısıldaması için  hangi çağda yazılmış olmasının gerçekten de bir önemi yok. Yeraltından Notlar, sanki bugün yazılmış, sanki bugün için yazılmış. İyi okumalar...

1 yorum:

  1. Yeraltından notlar'ı okumuş ama okuduğum yaşım itibariyle sindirememiştim.Şimdi ise romanın yalnız kahramanının asperger sendromlu olduğunu düşünüyorum.Örnek verdiğiniz cümleler daha da güçlendiriyor bu düşüncemi. (Ben yaşadığımı anlamak için kendi kendime bir çeşit yaşam oyunu oynar, serüvenler uydururum. ( s.18)"

    Yeraltı toplumun diğer kesimleri tarafından hep bilinmek isteyen, ama kalesine kimseyi sokmayanların mekanıdır.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI

Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...