26 Şubat 2010 Cuma

Gündüz Düşleri

Sesin; anlatıyor yıllar yıllar öncesini. Kırık, buruk, küskün bir ruh! Hikayeni yazmadım hiç, şiirini. Kanıtladım önemsizliğini, kanıtsızsın. Birkaç kitap girişine yazdıkların, bende unuttuğun karalamaların dışında hiçbir şeyin yok elimde. Pamuk tarlası hayatımın hasadı biteli uzun zaman oldu; şimdi boy veriyor olgun, görkemli, sağlıklı başaklar.
Bir gün eski sevgilini aramıştın.
“Nasıl olduğunu merak ettim,” demiştin.“Sesini duymak istedim son kez”. Yeni bir ilişkiye tam olarak bırakmadan kendini, geri dönülmeze başlamadan evvel…
Dün beni aradın. Olmadık bir telefondan. Geri dönülmez bir ilişkiye başlamadan önce. Kapanmış defterlerin üzerine yeni bir defter açmak için.
Şimdi yazılabilir senin hikayen, şiirin.
Yabancısın. Artık. Çünkü tanımadıklarımızı yazabiliriz; onları önce yaratıp sonra anlamak için.
“Yalnızca sesini duymak, iyi olduğundan emin olmak istedim. Mutlu musun?”
“…”
“Hayatın iyi gidiyor değil mi?”
“Evet. Her şey harika! Çok mutluyum ben.”
“…”
“…”
“Dinle. Seni rahatsız ettiysem gerçekten özür dilerim. Bunca yıldan sonra…”
“…”
“….”
“Ben iyiyim. Her şey çok iyi… İyi günler dilerim. Hoşça kalın.”
“Hoşça kal.”
Şaşkınlıktan ‘siz’ dedi.
Şiir okunmaz, hatırlanır çoğu kez bir nöbet gibi.
Uzak bir telefonda ağlayan /yağmurlu genç kadın, titredi. Titremiş olmalı.
“Sesi ne kadar soğuktu. Ama benden başka herkese dağıtılabilecek bir neşe de vardı o seste. Yumuşak, buğulu ve ağırbaşlı, telefonun diğer ucundaydı. Öyle hep incecik midir? Upuzun mudur? Baharatlı bir parfümü vardır. Yanından geçip gidenler baygındır bu kokuyla!”
Pamuk tarlası hayatımın hasadı biteli uzun zaman oldu; şimdi boy veriyor olgun, görkemli, sağlıklı başaklar. Yeni kitaplar, yeni dostlar, yeni sevgiler!
Resim: Picasso- Girl Reading At A Table

KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI

Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...