30 Nisan 2011 Cumartesi

Masal Yaşı Geçenlere Masallar 4

Günlerden bir gün Ay Tanrısı, Dünya Tanrısı'na bir ulakla teklif göndermiş..
"Ey Dünya Tanrısı! Duydum ki artık insanlarını kendi hallerine bırakacak, onlardan vazgeçecek, kendine yeni bir hükümranlık kuracakmışsın. Bir de diyormuşsun ki benim için 'Onun işi kolay, o sadece Ay'ın yer hareketlerini, gökteki salınımını sağlıyor, bir de bize geceleri ışık vermeyi biliyor. Onun tanrılığından ne olacak! Ben yoruldum, kolaysa Ay Tanrısı gelsin de Dünya Tanrısı olsun!' Madem benim için böyle düşünüyorsun, gel seninle bir anlaşma yapalım. Sen Ay Tanrısı ol ben de Dünya Tanrısı olayım. Ama bu masal boyunca isimlerimiz karışmasın diye senin adın Erycks benim adım da İason olsun. "
Bu teklifi duyan Tanrı Erycks neşelenmiş. Gece gündüz demeden dua yoluyla kendisinden istekte bulunan; para için, şöhret için, aşk için biribirini öldüren; doyumsuz, bencil insanlardan bu kadar kolay kurtulacağını hiç ummazmış Tanrı Erycks." Şu İason da amma şapşalmış canım; hiç ıpıssız, huzur dolu topraklar terk edilir de Dünya gibi bir kargaşanın içine düşülür mü? Galiba tanrılığın  yan gelip yatmak olduğunu sanıyor; insanlar onu asla rahat bırakmayacaklar."
Bürokratik engeller aşıldıktan sonra Tanrı Erycks ve Tanrı  İason yer değiştirmişler.
Tanrı İason büyük okyanusların, dağların, denizlerin, ormanların, hayvanların ve zeka dolu insanların tanrısı olmayı umarken, karşısına Tanrı Erycks'in on binlerce yıl sonra terk etmek istemekte haklı olduğu bir cehennemle karşılaştığını anlamış. O huzurlu Ay'ını nasıl terk edip geldiğine, yaptığı bu gereksiz cengaverliğe şaşıp kalmış.
 Yaptığı çılgınlığı telafi etmek için  neler yapabileceğini günler, haftalar, aylar boyu düşünmüş. Bu sırada Tanrı Erycks'ten hiç ses soluk çıkmıyormuş.  Bu sessizlik hiç iyi şeylere işaret etmiyor, diye düşünmüş Tanrı İason.
Dupduru, uzun, derin, karanlık ama huzur dolu bir gök. Yer kabuğunun altındaki küçük dalgalanmaları, belli belirsiz hava akımlarını, derin kraterlerden gelen homurdanmaları saymazsanız Ay çok sessiz bir memleketmiş. Tanrı Erycks geriniyor, esniyor, uyuyor, uyanıyor, galaksileri şöyle bir turluyor, beğendiği gezegenlerin tanrılarına bir süre konuk oluyor ama sonra yine o huzur dolu yeni evine dönüyormuş. Ara sıra Dünya aklına geliyormuş gelmesine ama buna asla özlemek denmezmiş. İnsan arkasına bile bakmadan terk ettiği sevgilisini özler miymiş hiç?
Tanrı Erycks huzur dolu günlerinden birinde vicdan azabı duyarak Tanrı İason'a bir mektup yazmaya karar vermiş. Bu ona yazacağı ilk ve son mektupmuş:
Sevgili Tanrı İason, nam ı diğer Dünya Tanrısı,
Bana eşsiz güzellikteki memleketin Ay'ı ve paha biçilmez ölçüde huzur dolu hayatını sunduğun için sana minnettarım. Bunları bana verdiğin için ne kadar pişman olduğundan neredeyse eminim. Ama şunu unutma ki ikimiz de tanrıyız ve hata yapmaya hakkımız yok. Sen artık Dünya Tanrısı olarak insanlardan bunu öğrenmiş olmalısın. Tanrı dediğin kusursuzdur, her şeyle başa çıkabilir, kararlarından ödün vermez, pişmanlık tanrılara özgü değildir. Bu yüzden ben de bir tanrı gibi davranıyor ve aldığım karardan dönmeyi asla düşünmüyorum. Sana önerim şudur: İnsanlar senden bir şey istediklerinde biraz düşün, karar vermekte acele etme, zaman kazan. Onların istediklerini bazen yap bazen yapma; böylece senin ne zaman ne yapacağından emin olamazlar. Ne düşündüğünü asla bilemeyecekleri için umutsuzca istemeyi sürdürürler, hepsi bu. Her istediklerini yaparsan birbirilerine düşerler ve çok kısa bir zamanda onların nesli tükenebilir. Onları yok etmenin seni mutlu edeceğini de sakın düşünme. Çünkü sen artık Dünya Tanrısı'sın ve insanlar olmadan senin varlığının bir anlamı yok. Bu durumda Evren Tanrısı seni gereksiz bulup kara deliğe gönderebilir. Sabret! Belki on binlerce yıl sonra da olsa başka bir tanrı senin görevine talip olabilir."
Tanrı İason, gelen mektubu   okuduğunda kahrolmuş. Kendisini uzay boşluğunda oradan oraya savurmuş. Ne kadar uzağa giderse gitsin kulağına yoksul bir adamın para, küçük bir çocuğun  sevgi, genç bir adamın aşk,bir kadının çocuk, bir zalimin daha çok sermaye istediği dualar fısıldanıp durmuş. Tanrı İason çok yalnız duymuş kendini. Evrenin en yalnız Tanrısı olarak bunalıma girmiş. Zamanla, eski Dünya Tanrısı Erycks'ten çok daha az evet demeye başlamış insaların isteklerine. Zalime mi yoksa iyiliksevere mi evet dediğini de ayırt edememeye başlamış.
Savrulmuş böylece Dünya bilinmezliklere. Bazı insanlar sezerlermiş  Dünya'da bir şeylerin değiştiğini. Şunları söylerlerlermiş göğe bakarak ara sıra:
 "Dünya kötüye gidiyor! Ah nerede o Tanrı Erycks'in hükümranlık günleri. Onun zamanında bir gün kötüysek bir gün iyiydik. Şimdi ise hep hüzün hep kederiz. Hep hırsa batmış gafiller kazanıyor, iyilikseverler değil. Bencil Tanrımız İason, sen ne zalimsin! Bırak kendi talihsiz yazgını da kalabalığın içinde kaybolmuş biz iyi insanlara bak biraz. "
İşte böylece başlamış 2O. Yüzyıl Sonrası Dünya Tarihi.

KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI

Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...