Günlerden bir gün Kehribar, kapının eşiğinde saçlarını tarıyordu. Parlak, yumuşacık, altın sarısı saçları taradıkça tel tel uzuyordu. Kehribar saçlarını bir sağa bir sola ortadan ikiye ayırdı. Sağ omzuna dökülen saçlarını örmeye başlayacakken bir ses duydu:
-Yapma Kehirbar. Örme saçlarını!
Kehribar sesin nereden geldiğini anlamak için yerinden fırladı:
-Kim var orada?
Sesi sahiplenen olmayınca Kehiribar oturup örgüsüne yeniden başladı ki aynı ses konuştu:
-Yapma Kehribar. Örme saçlarını!
Kehribar sağına soluna bakındı:
-Kim bu bana seslenen? Çıksın ortaya!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI
Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...
-
HOOGSTRATEN, Samuel van View of a Corridor c. 1670 Oil on canvas, 103 x 70 cm Musée du Louvre, Paris Ağaç kovukları, mağaralar ...
-
ah bellek, acı bellek! hem arısın sen hem kim bilir hangi gülden kalma diken? Hilmi Yavuz Roman türünün bütün gereklerini kusursuz biçi...
-
Bu yazı, Ekim 2020 Varlık Dergisi'nde yayımlanmıştır. Franck Vidal/ L e regard des autres Ormanda dolaşırken Kral Midas, Silenos’a “İns...