4 Temmuz 2015 Cumartesi

WILHELM SCHMİD İLE SAKİN OLMAK, MUTSUZ OLMAK VE AŞK ÜZERİNE


Öğretmen çocuğu olarak yetiştiğimden hep edepli edepli isyan ederim hayata: kendimi yiyerek. Bu yüzden kitaptan medet umanlardanım. İşler benim için uzun süre ters giderse kelimenin tam anlamıyla “çare bulmak” için okuyacak kitap ararım. Çare bazen roman bazen şiir kitabında olur. Felsefe denemeleri ise kesin çözüm verir. Bir sevgili filozofumuz reçeteyi elime tutuşturur, ben bir süre idare ederim. Bu kez de böyle oldu. Wilhelm Schmid sağ olsun, beni bir köşeye çekip konuştu. Artık sakinim.
Wilhelm Schmid’i eğer tanımıyorsanız sizinle tanıştırmak için yazıyorum bu yazıyı. Zor hayatlarımıza nasıl tahammül edeceğimizi bulmayı kendine dert edinmiş sevimli bir felsefeci Schmid. Belki anlattıkları beni olduğu gibi sizi de sakinleştirir. 
Tanıl Bora eliyle Türkçeye çevrilmiş olan Sakin Olmak, Mutsuz Olmak ve Aşk kitaplarını üç günde okursunuz. Okuma sırası tümüyle kişisel ihtiyaç hiyerarşisiyle ilgili, Maslow bu kez geri dursun. Benim niyetim sukunete ermek olduğundan Sakin Olmak’la başladım. Sonra gerisi geldi.
Sakin Olmak’ta ömrü evrelere bölüyor yazarımız. 18 yaşımıza bastığımızda hepimizin içine düşen korkuyu anımsayın. Artık yaşamak işinin ciddiye bindiğini anladığımız, artık çocuk olmadığımız andır 18. Yaşgünümüz. Üniversiteyi bitirdiğimizde yani 20’lerinizin başında bu korku adamakıllı içimize işler. Bir iş ve eş bulmalıyım, derdine düşersiniz. Bulursunuz da fakat hayat hiç de sandığınız gibi gitmez. Eş de iş de geçici olabilir ya da onların varlığı size yetmez geleblir ama yaşlanmak geçici değildir, o daima sizinledir. Kırklarına yaklaşanlar şöyle bir etraflarına bakıp da yolun başında tasarladıkları bir kariyere sahip olamadıklarını görürlerse fena! “Ben boşuna mı yaşadım” isyanı içlerinde yükselir. Schmid, “Sakin olun belki de gerçekten istediklerinizin hepsini yapamayacaksınız,”  diyor ve “Bari bir kısmını yapmak için mücadele edin,” diye uyarıyor. Kişisel gelişim kitaplarının “İsterseniz her şeyi yapabilirsiniz” yalanıyla bir güzel dalga geçiyor. Öyle ya, ne çok istedik halbuki ve ne de güzel olmadı o çok istediklerimiz.

KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI

Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...