31 Ocak 2011 Pazartesi

KONSTANTİN MAKOVSKİ PERA MÜZESİ'NDE

Pera Müzesi'nde 20 Mart 2011'e kadar görülebilecek" Çarlık Rusyası'ndan Sahneler- Rus Devlet Müzesi Koleksiyonu'ndan 19. Yüzyıl Rus Klasikleri" sergisinde Konstantin Makovski göz dolduruyor. Sergiyi gezmeden önce katologa göz gezdirirken bu blog yazısını  yazmayı aklımdan geçirmiş, büyük olasılıkla yazımda Zonaro'dan söz ederim, sanmıştım. Kuşkusuz şu sıra  İstanbul Modern'in sürekli sergiler bölümünde de görebileceğiz  Zonaro tablolarını izlemek  büyüleyiciydi; ancak bende derin bir iz bırakan bu kez Konstantin Makovski oldu. Genellikle büyük tablolar çalışan Makovski kalabalıkları, kalabalıkların içinde sürüp giden hayatları anlatmış. Anlatmış demeyi özellikle seçiyorum çünkü Makovski'nin her tablosunda bir hikaye hatta bir roman var.  Bu tablolar size özellikle Dostoyevski'nin, Tolstoy'un, Gogol'ün romanlarını hatırlatacak; siz yazarlara mı resssamlara mı daha çok hayranlık  duyacağınızı şaşıracaksınız.


 "Masletitsa Bayramı'nda St. Petersburg'da Admiralteyski Bulvarı-1869- Konstantin Makovski-"

Sergide yer alan yukarıdaki tabloya kısa bir süre  yakından bakmanız tüm  ayrıntıları görmeniz için yeterli olmuyor, ayrıntıları görebilmek için tabloya çok uzun bir süre bakmanız gerekiyor. Dakikalar geçtikçe  daha önce sözünü ettiiğim hikayeyi ya da romanı içinizden yazmaya başlıyorsunuz. Örnekse kalabalığın bize göre önünde üç kardeş görülmektedir; şimdi bu enstantaneyi biraz büyütelim:


Bir bayram günü Çarlık Rusyası döneminde St. Petersburg'da soğuktan kıpkırmız olmuş bu çocuklar size neler düşündürür? Yoksulluğu mu, açlığı mı, ailesini bir arada tutmaya çalışan küçük bir ablayı mı?

Aynı tablonun bir başka köşesinde beliren başka bir enstantane de bizi şaşkınlığa sürükler. Çizgiler büyüleyicidir ama izleyicisine keder aşılar.



Makovski'nin "Masletitsa Bayramı'nda St. Petersburg'da Admiralteyski Bulvarı" tablosu görülmeye değerdir. Pera Müzesi'nde yalnızca Makovski'nin bu tablosu değil "Düşkünler Evi" "Bankanın İflası" adlı tabloları da sergileniyor; bu tablolara bakan herkesin yoksulluğa, özgürlüğe, insan haklarına ilişkin yeni düşünmelerin izini süreceğine inanmak zor değil. Yineleyelim: Sergi 20 Mart'a kadar açık. Sergide Zonaro, Repin, Yaroşenko, Şişkin, Popol, Surikov'un tablolarına yer veriliyor. Tolstoy hayranlarına da bir müjde var! Surikov çok eskiden bizim için harika bir Tolstoy portresi yapmış, mutlaka görmelisiniz. Ayrıca Juravlev'in "Sunağın Önünde", Popol'ün "Köyde Sabah" adlı tabloları sizi çokça etkileyebilir.

Rus yazarlarını da peşinden sürükleyen bu eşsiz yapıtları bütünlük içinde bize sunan Pera Müzesi'ne teşekkürler.

Not: Pera Müzesi'nde aynı zaman aralığında "Frida Kahlo ve Diego Rivera" sergisi de gezilebilir. Zeka ve hüzün dolu bir hikayesi olan Frida'yı sevenlerin sergiyi görmeleri önerilir.



KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI

Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...