1 Temmuz 2017 Cumartesi

MEVSİM YENİCE: TEKME TOKATLI ŞEHİR REHBERİ

"Bekleme yapmayın hanfendi," dedi şoför yüzüme dik dik bakarak. "İlerleyin."
Ben de istiyorum ama nasıl yapılacağını bilmiyorum, dedim içimden. 
Çünkü ben bir süredir ilerleyemiyordum. 
Oysa her sabah güneş doğuyor, insanlar işlerine gidiyor, arabaların kornaları, telefonların alarmları çalıyordu. Dediklerine göre hayat akıyordu işte. Bense devamlı gelmesini beklediğim bir şey varmış  hissiyle bekliyordum.
(Mevsim Yenice, Durağan Yolcu/ Tekme Tokatlı Şehir Rehberi)"

Neredeyse hepimiz şehirlerde yaşıyoruz; ama bu şehirler sarmalamıyor bizi. Pek çoğumuz yaşadığımız şehirde, kendimizi evimizde hissetmiyoruz. Mevsim Yenice'nin "Tekme Tokatlı Şehir Rehberi" öykü kitabı işte tam bu halimizi anlatıyor. 
Herkesin mafya kesildiği trafik, çocukluğumuzda pek nadir duyduğumuz ama artık giderek yaygınlaşan tedavisi güç hastalık adları, ilgi görmediğinden git gide öfkeli  hale gelmiş yaşlılar, hemen büyüyüvermiş endişeli çocuklar, birbirinden kopuk aile üyeleri... 
Gidilecek uzak köyler kalmadı; onların da hepsi şehirlerciklere döndü: Sinemasız, tiyatrosuz, özgürlüksüz şehircikler... İster büyük ister küçük bu kaotik şehirlerden başka gidecek yerimiz de olmadığından her gün daha fazla içimize kapanıyoruz.
"Tekme Tokatlı Şehir Rehberi" şehirlerle yüzleşmemizi; bunu yaparken de  tek çareyi  yine insan kardeşlerimizde bulacağımızı sezdiriyor. Ne de olsa bu şehirlerde kalabalıkça, maaile denilebilecek bir iç içelikle yaşayıp gidiyoruz. Aynı yollardan geçiyor, aynı apartmanlarda yaşıyor, aynı yerlerde çalışıyor, aynı metrolara, uçaklara, otobüslere biniyoruz. Adeta dip dibeyiz; ama gelin görün ki neredeyse birbirimize düşmanız. Vahşi bir aslana av olmaktan  korkan bir ceylandan,  avuç kadar bedenine yüzlerce saçma isabet etmiş yavru  bir puhu kuşundan farklı değiliz. 
Mevsim Yenice, öykülerinde şehirde yaşayan insanların ilişkilerinin pek çoğuna işaret etmiş. Evlilikler, arkadaşlıklar, kardeşlikler...  Yolunda gitmeyen ilişkilerimizin temelinde, ilgisizliğin olduğunu düşündüm bu öyküleri okurken. Kim kimi seviyor, sevmiyor, kim kime küs, dargın, hayran,  belli değil... Arada derede, tüketiyoruz çevremizdeki insanlarla olan ilişkilerimizi. İster ailemizden ister eş dost takımından olsun, üstün körü besliyoruz duygularımızı. Ölüp gittiklerinde ya da onları yanımızdan yöremizden kaçırdığımızda, bizi terk ettiklerinde, biz onları terk ettiğimizde, yerlerini dolduramadığımız boşluklarla başa çıkmaya çalışıyoruz. Belki bu yüzden Mevsim Yenice, okurunu hep ölümle tehdit eder gibi yazıyor. Karakterlerini, sevdiklerinin ölümleriyle ya da hastalıklarıyla yüzleştiriyor. 
"Tekme Tokatlı Şehir Rehberi" yaşadığı şehirle ve onu içeren insanlarla sorunları olduğunu düşünen her okurun, şu sıra popüler deyişle bibliyoterapiyle kendini sorgulayabileceği bir öykü kitabı.  

Mevsim Yenice, Tekme Tokatlı Şehir Rehberi, Everest Yayınları, 2017, İstanbul. 


KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI

Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...