Göçmen çocuklarının oyun dünyası üzerine hiç
düşünmemiştim. Ta ki göçmen çadırlarını, bir gün ansızın karşımda görene dek.
Birkaç arkadaş, şehit yakınlarına taziyeden
dönüyorduk. Memleketin her köşesinden can kaybı haberleri geliyor. Yakın
yerlerdeki acılı ailelere baş sağlığı dilemek boynumuzun borcu diye
düşünüyorum. Gençken cenazelerden
kaçardım; şimdi hayata ekleyebiliyorum ölümü. Sorunlu bir ülkede büyümek; böyle ekşi bir
şey.
Ayrılırken elim fotoğraf makinesine uzandı;
şöyle uzaktan çekecektim köyün girişini.
Fotoğrafın altına da şunları yazacaktım: “Bu bozkırda, bu toz duman
içinde çocuklar zar zor büyüyorlar ama
politik kargaşaların kurbanı olarak, genç yaşta ölüp gidiyorlar”.