Ankara’nın adı
çıkmış; gri, sıkıcı, beyaz yakalılar kenti.... Bu söylenenlerin doğruluk payı
yok değildir. Ancak geçmişten beri eğlenceli bir kent olmak için çok uğraştığı da
gözden kaçmamalıdır. Devlet kurumlarıyla iç içe bir kent ne kadar eğlenebilirse
o kadar eğlenir bu kent.
Ankara’nın
başkent olmasıyla başlayan modernleşme öyküsü, onun eğlence anlayışını da
belirler. Ankara’nın modern eğlence tarihi çok uzakta değildir, daha dünle yani
1920’lerle başlar. Onun öncesinde Ankara’nın kendi halinde bir yerleşim yeri
olduğunu hepimiz biliriz.
Kent merkezi 1923’ten
1950 ‘ye kadar Ulus’tu. Bunun nedeni Türkiye
Cumhuriyeti’nin İlk Meclis, Sümerbank gibi devlet binalarının Ulus’ta
olmasıdır. 1950’den sonra ise kent merkezi şimdi Kızılay dediğimiz Yenişehir’e doğru kayar. Bu semte zamanla bu adın
verilmesinin nedeni ise buraya Kızılay binasının yapılmasıdır; 2011’de Kızılay
binasının yerine çok katlı bir AVM yapılmış olsa da neyse ki semtin adı aynı kalır. 1980-2000
yılları arasında Ankara’nın kalbi Çankaya-Gaziosmanpaşa’ya kayar. 2000’den
sonra ise Çayyolu eksenli yeni bir kent merkezi oluşumundan söz edilir. Kent
merkezinin sürekli yer değiştirmesi insanların
biribiriyle etkileşim biçimini değiştirdiği gibi Ankaralıların ürettiiği eğlence anlayışının da gelenekselleşmeyip
sık sık değişmesine neden olur.