13 Ocak 2011 Perşembe

Masal Yaşı Geçenlere Masallar 2

I-
Bir zamanlar çok uzaklarda rengarenk insanların huzur  içinde yaşadığı bir ülkede sivri burunlu, sarı sakallı bir cüce yaşarmış. Kendisinden önce bu ülkede yaşamış  olan cücelerin şimdi nerede yaşadığı merak eder durur, onları bulup kendi yalnızlığını sonlandırmayı istermiş.  Akşam vakti geldiğinde küçük evinin penceresinde türlü hayallere dalar, bir gün etrafında adım başı kendisi gibi sivri burunlu, sarı sakallı cücelerin olacağını düşlermiş. Huzur içinde yaşayan insanların huzurunu paylaşmak, onlarla mutlu olmak, onların mutsuzluklarına ortak olmak, güçlerinin yetmediği işlerde onlara yardım etmek yerine günden güne kendini onların karşısında daha da yalnız hisseder onlardan uzaklaşırmış.
Günlerden bir gün sivri burunlu, sarı sakallı cüce artık kendisine benzeyenleri bulma vaktinin eriştiğini düşünmüş ve yola çıkmaya karar vermiş.  Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş. Aylar yıllar sonra ülkesinden çok uzakta bir ülkeye varmış. Bu ülke diğer ülkelerde olup bitenlere karşı pek meraklı devler ülkesiymiş. Devler ülkesinin insanları,  konuklarını en iyi şekilde ağırlar ama bunun karşılığında  onlardan geldikleri ülkeler hakkında hikayeler anlatmalarını isterlemiş.
Sivri burunlu, sarı sakallı bir cücenin ülkelerine geldiğini öğrenen devler ülkesi kralı sivri burunlu, sarı sakallı cüceyi huzuruna çağırtmış. Davete hayır demeyen sivri burunlu, sarı sakallı cüce devler ülkesi kralının karşısına çıkmış.
Kral sormuş:
"Ülkemize hoş geldin sivri burunlu, sarı sakallı cüce! Söyle bakalım nerelerden gelip nerelere gidersin? Bana hikayeni anlat!"
Sivri burunlu, sarı sakallı cüce cevap vermiş:
"Hoş bulduk kralım. Ben buradan çok uzaklarda huzur içinde yaşayan insanların ülkesinden geliyorum. Ülkemdeki insanlar huzurlu ama ben değilim çünkü kimse bana benzemiyor. Onlar farklılığımı dert etmememi söylüyorlar. Farklı olmak önemli değil, birlikte yaşayabilmek önemliymiş. Ama ben bir türlü bu yalnızlığı kabul edemiyorum. Bu yüzden benim gibi sivri burunlu, sarı sakallı cüceler aramak için yola çıktım. Burası büyük ve güçlü bir ülkeye benziyor; onları bulmamda bana yardımcı olursunuz, diye düşündüm efendim."
Devler ülkesi kralı bu hikayeyi çok beğenmiş.
"Hikayeni beğendim. Sana yardım edebiliriz. Ama baştan söyleyeyim biz yardım ettiklerimizden hep yeni hikayeler, haberler duymak isteriz. Yani bize bir ulakla ya da kendin gelerek  ülkenden haberler, hikayeler getirmelisin. Ne dersin bu teklifimize?"
Sivri burunlu, sarı sakallı cüce bu teklife çok sevinmiş.
"Tabii ki teklifinizi kabul ederim. Ne isterseniz yaparım. Yeter ki bana benzeyenleri bulabileyim!"
Devler ülkesinin kralı sivri burunlu, sarı sakallı cüceye öğütlerini vermiş:
"Dinle beni sivri burunlu, sarı sakallı cüce. Kimse yalnız değildir. Eminim senin ülkende sana benzeyen çok kişi vardır fakat sen onları çağırmadığın için gelmiyorlardır. Kendi kendine yalnızlıktan dertlenmen doğru değil. Bana, onları nasıl çağıracağım, diye sorarsan şöyle cevap veririm. Yüksek bir yere çık ve de ki 'Ey sivri burunlu, sarı sakallı cüceler! Yıllardır acı çekiyorsunuz. Sivri burunlu ve sarı sakallı olduğunuz için sizi ezip geçiyorlar. Gelin birlik olalım ve bizi bir kenara itenlere baş kaldıralım! Ben sizin lideriniz olurum, birlikte yepyeni aydınlık yollarda yürürüz. 'Bunları söylediğinde önce seni anlamayacaklardır, ama bu sözleri sık sık yüksek sesle tekrarlarsan göreceksin ki sivri burunlu ve sarı sakallı cüceler seni bulacaklardır. Ne kadar kalabalık olduklarına sen de şaşıracaksın. Hatta zamanla sana benzemeyenler bile bu kalabalıktan etkilenecek ve sana benzemek için burunlarını sivriltecek, sakallarını sarıya boyayacaklardır. Boylarının uzunluğunu dert ediyorsan, dert etme. Dünyanın kanunu şudur ki kimler daha güçlüyse onların boyu birden uzar, zamanla az ve güçsüz olanların boyları ise kısalıverir. Önceleri bu değişim bir çalkatı oluşturur ama herkes zamanla bu duruma alışır hatta eskiden herşeyin nasıl olduğunu unutur."
Sivri burunlu, sarı sakallı dev bu öğütleri bir bir aklına yazmış. Başını sallıyor, sinsice gülüyormuş. Birden kendini çok güçlü, huzurlu ve uzun hissetmiş.
Devler ülkesi kralı, sivri burunlu, sarı sakallı cücenin mutluluğunu yüzünden okumuş. Ona şöyle demiş:
"Anlaşmamızı unutma. Bize sık sık ülkenden haberler, hikayeler getir. Biz yeni hikayeleri, yeni oyunları çok severiz."
Sivri burunlu, sarı sakallı cüce aylar yıllar süren geliş yolunu hoplaya zıplaya çok kısa sürede geri yürümüş, ülkesine dönmeyi başarmış.
Küçük evinde bir gece uyuyup dinlendikten sonra yüksek bir yere çıkıp devler ülkesi kralının kendisine öğrettiği cümleleri söylemiş:
"Ey sivri burunlu, sarı sakallı cüceler! Yıllardır acı çekiyorsunuz. Sivri burunlu ve sarı sakallı olduğunuz için sizi ezip geçiyorlar. Gelin birlik olalım ve bizi bir kenara itenlere baş kaldıralım! Ben sizin lideriniz olurum ve birlikte yepyeni, aydınlık yollarda yürürüz. "
İlk önce kimselerden ses çıkmamış. Devler ülkesi kralının öğütleri sivri burunlu, sarı sakallı cücenin hiç aklından çıkmadığından, düşlerinden vazgeçmemiş, sık sık bu sözleri yüksek bir yere çıkarak yüksek sesle söylemiş. Kısa sürede sağdan sonraları soldan aşağıdan yukarıdan sivri burunlu, sarı sakallı cüceler ortaya çıkmaya başlamış. Sanırsınız ki herkes bu çağrıyı bekliyormuş. Sivri burunlu, sarı sakallı cücenin düşleri gerçek oluyormuş. Etrafında adım başı sivri burunlu, sarı sakallı cüceler varmş ve o hepsinin  kralı olmuş. Sivri burunlu, sarı sakallı kalabalık yeni krallarıyla güçlendikçe güçlenmişler. Sonraları bu kalabalığın büyüsünden etkilenenler burunlarını sivriltmeye, sakallarını sarıya boyamaya başlamışlar. Ülkede sivri burunlu ve sarı sakallıların sayıları öylesine artmış ki devler ülkesi kralının söylediği gibi uzun boylular kısalmış kısa boylular uzamış. Bu şaşırtıcı gelişme önceleri büyük bir çalkatı yaratmış, alışmak zor olmuş.  Ama yine öğütte söylenenler gerçeklemiş, herkes duruma alışmış. Öyle ki insanlar eskiden neyin nasıl olduğunu unutmuşlar.
Sivri burunlu, sarı sakallı insanlar kendilerine benzemeyen, benzemek istemeyen herkesi önce güzellikle sonra zorla kendilerine benzetmek istemişler. Gel zaman git zaman etrafta onlara benzemeyen kimse kalmamış....
II
Bir zamanlar herkesin sivri burunlu, sarı sakallı olduğu bir ülkede küçücük burunlu, elinden kitap düşürmeyen bir adam yaşarmış.  Kendisinden önce bu ülkede küçücük burunlu, elinden kitap düşürmeyen insanların yaşayıp yaşamadığını çok merak edermiş.   Akşam vakti geldiğinde küçük evinin penceresinde bir gün etrafında küçük burunlu, elinden kitap düşürmeyen binlerce  insanın olacağını hayal edermiş. Bazen aklından yüksekçe bir yere çıkıp şöyle bağırmak geçermiş:
"Beni dinleyin. Aranızda sivri burunlu, sarı sakallı olmak istemeyen yok mu? Mavi sakallı olmak isteyen, geceleri uyumak istemeyen, kaşlarını çatmadan yürümek isteyen, duvarlara resim çizmek isteyen, yüksek sesle kitap okumak isteyen yok mu? Varsa ortaya çıksın. Rengarenk, şaşırtıcı, şakacı, zeki, türlü oyunlar bilen insanlar görmek istiyorum. Başka yerde ara, başka kapıyı çal demeyin bana. Sizi  bulmak için başka yere gitmem ben. Kendiniz gelin istiyorum."
İçinden geçenleri söyleyememiş hiç. Çünkü ne zaman yüksek bir yere çıksa sivri burunlu, sarı sakallı insanlar onu yaka paça indirirler ve ona şöyle derlermiş:
"İn bakalım oradan cüce! Biliyorsun, yüksek yerlerde durmak, yüksek sesle düşünmek yasak! Aşağılarda ne yaparsan yap, içinden ne geçirirsen geçir."
Küçük burunlu, elinden kitap düşürmeyen adamdan devler ülkesinin kralının hiç haberi olmamış. O, sivri burunlu, sarı sakallı kralın anlattığı hikayelerle eğleniyor, getirdiği haberlerle kendine yeni oyunlar yaratıyormuş.

1 yorum:

  1. Ne müthişti!
    Bildik tanıdık gelen bu masal bana çok kısa bir sözü hatırlattı.

    Körlerin ülkesinde tek gözlü kral olur.
    Erasmus

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI

Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...