28 Aralık 2010 Salı

"İSTİRAHAT ETMEK" ÖNERİSİNE İLİŞKİN BİR UYGULAMA

Gece vakti viziteye çıkan kır saçlı doktora benim hakkımda Latince birşeyle anlattı genç doktor. Tepemde iki doktorun benim hakkımda anlamadığım bir dilde konuşması rahatsız ediciydi elbette. Bu dille ilgili hatırladığım  ortaokul Fen Bilgisi dersi öğretmenimizin öğrettiği birkaç sözcüktü: alpha, beta, herba, figura...  Bir de Adorno'nun "İntellectus sacrifium intellectus," sözü...
 Pek çok doktorun huzuruna çıktığım o gece "tanı" değil "teşhis" koyan son doktorum  "Biraz istirahat edersiniz," önerisiyle bana dört gün rapor verdi. "Olabilir,"di. Hastalıktan çok aklım doktorun seçtiği birleşik sözcükteydi: istirahat etmek.

Doktorların Latinceden yunup yıkanma özlemlerinden olsa gerek anadili limanına gelince pek nadir öz Türkçe kullanyorlar. Osmanlıca sözcüklerle aralarında benimkinden daha farklı bir bağ var.(Ben edebiyatçı olarak severim. Kendi yatağında uzanıyorsa sözcükler bırakın da uzansınlar. Ama daha dün yazılmış ve sözcüklere yer hazırlama bakımından sınıfta kalmış bir kitap canımı çok sıkabilir.) Doktorların Osmanlıca seçiminden şikayetçi değiim. Bilimde eski dil kullanımlarına alışkın değilim, belki de ondandır. Yalnızca otuzu yeni aşmış doktorların  ermiş adamlar gibi konuşmaları bana tuhaf geliyor. İlginç bir estetik var inanın doktorların konuşmalarında. Louvre'un önünde boynuna dijital fotograf makinesi asılı bir gencin fotografındaki estetikten söz ediyorum.
Eve geldiğimde "istirahat etmek" üzere derin bir uykuya daldım. Uyandığımda yaşamı kaçırmış olduğumu duyumsadım. Stefanos düştü aklıma, Gürsel Korat'ın o muhteşem son romanındaki "rüya körü"ne.  Kalkıp işe yarar birşeyler yapmak istedim. Orhan Pamuk okudum. Bir de Birikim'in son sayısına göz gezdirdim. Peki ben şimdi doktorun önerisine uyarak "istirahat" ediyor muydum? Bunu anlamanın bir yolu vardı.
Ferit Develllioğlu'nun Osmanlıca- Türkçe sözlüğünü açtım. (1984 baskılı bu sözlüğü bana  edebiyat okurken babam verdi. Ben ona hala yenisini alacağım. Benimkinin sayfaları saman rengi, yeniler akça pakça. Yenisi eskisinin yerini tutmaz da ondan mı erteleyip dururum?  )
istirahat (Arap harfleriyle yazımı). (a.i.rahat'tan) (c. istirahat): rahat etme, dinlenme
istirahat (Arap harfleriyle yazımı) (a.i. istirahat'in c.): rahat etmeler, dinlenmeler
Kafam berrak bir suya dönüştü.
"Uzanmak, yatmak" gibi anlamları yoktu "istirahat"ın.
Ben şimdi ilaçlarımı sektirmeden içmeli, evde "rahat"ıma bakmalıydım. Kendimi "dinlenme"ye vermeliyim.
Beni rahat ettiren, dinlendiren okumak yazmaksa ben de onları bolca yapmalıyım.
İyi bir doktor iyi "tanı" iyi "öneri"de bulunan doktordur.
Selamlar tüm iyi doktorlara!

5 yorum:

  1. Yatak yahut kanepe marifetiyle biraz istirahat etmenizde fayda gören tıbbın ana dili latince.
    Ancak kendi aralarında mesleki dilde konuşmalarına karşın, size önerisini latince yapmadıklarına sükretmek gerekiyor :)

    Tıpta en üst düzeye gelmiş hekimlerin (doktor mu demeliydim) anlatımlarına bir bakın. Herkesin anlayacağı ve dinleyenin ‘’bu adam nasıl doktor?bizim gibi konuşuyor e biz bunu zaten biliyoruz internetten okuyoruz ya’’ dedikleri sadelikte anlatırlar. Bildiğim bir fıkra vardır.. Doktor bir ton tahlil ve raporu okuyup ,muayene ettiği çiftçiye doğru kafasını kaldırır ve ‘’sizde baracellus implanesması var’’ der. Çiftçinin göğsü kabarır ver odadan çıkarken ‘’vay canına ben neymişim’’ der.

    Bir profesöre muayene olduğunuzda ise ona verdiğiniz paraya acırsınız çünkü zaten sizin biliyor olduğunuz bir şeyi size anlayacağınız dilde anlatmıştır.
    Ama bir doktoru üstün yapan o tıbbi terimleri kendi içinde döndürerek sizi iyileştirdiğini çok azımız bilir.

    Hukukçuların osmanlıca-türkçe konuşması normal. Tıp latince ise hukuk eski türkçe. Hatta arapça. Burada sizden daha iyi bilemem elbette. Değil ise beni düzeltin lütfen. Benim dilim ise mutasyona uğramış bir dil hiç girmiyorum.

    Peki bir edebiyatçının ana dili nedir?
    İstirahat ederken yorulmadan cevaplayınız lütfen..
    Geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
  2. Edebiyatçının anadili kendi anadilidir elbette; ama o aynı zamanda tüm dillere de ilgi duyan, dili soyut ve somut bir varlık olarak çok seven kişidir. Edebiyatçının anadilini en çok sevdiği dil olarak ilan etmesi de en çok onunla bağ kurduğunu düşünmesidir, en azından bana göre.
    Anadilinde uyumdan yanayım. Sözcükler birbiriyle bir düzen oluşturmalı, yan yana dizilmiş sözcüklerin ruh akrabalıkları iyi kurulmalı. "Meseleleri sorun haline getirmezsek problem çıkmaz." tümcesini bir düşünün :) Sevgili Syrakusa, istirahat halinde ancak bu kadar yanıt verebildim. Yoksa damarıma bastınız bilesiniz :) Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. Çok güldüm bu tümceye :))
    Damarına basılmış bir edebiyatçıdan daha tehlikelisi yoktur.Bu durumda istirahati bitmeden erkekliğin onda dokuzuna başvurmanın zamanıdır :)
    Bu arada, iç monologların beklentisi içindeyim. Perşembeleri iç monolog dersi yokmuydu ?
    Tekrar geçmiş olsun..

    YanıtlaSil
  4. Öncelikle tekrar geçmiş olsun Tuğba,

    Konunun taraflarından biri olarak (Doktor tarafı. Dilersen hekim de diyebilirsin) kısa bir yorumda bulunmak istedim. Söyleyeceklerimi iki ana bölüme ayırmayı uygun buldum.

    1-Doktorların kendi aralarında latince konuşmaları: Aslında bunlar sanıldığı kadar latince içermez. Birçok hastalık ismi ve temel kavram latin kökenli olmakla birlikte, göreceli olarak yeni isimlendirilen hastalıklar, testlerin çoğu (adından belli: test!) ve görüntülüme yönteminin kökeni İngilizce'dir. Bunun nedeni günümüzde bilim ve teknoloji dilinin dünya genelinde İngilizce olması sanırım. Ayrıca sık sık başvurulan kısaltmalar (İrritabl bağırsak hastalığı yerine IBS denmesi gibi) ve bulan kişinin özel adıyla anılan hastalıklar, yöntemler, veya aletler (Huntington hastalığı, Trendelenburg pozisyonu vb) de tıbbi dilin kulağa yabancı gelmesinde etkili oluyor. Kişisel fikrim, hastalara herşeyin anlayacakları dilde anlatılması kaydıyla, doktorların kendi aralarında anlaşmak için istedikleri dili/terimi kullanmalarının doğal ve kabul edilebilir olduğu. Sonuçta bir bilgisayarcı CD, RAM, DNS ayarı dediğinde, veya bir mühendis dinamodan, torktan, rulmandan bahsettiğinde yadırganmıyor. Her mesleğin kendi mensuplarının anlayabileceği bir dilinin olması hem doğal, hem kaçınılmaz.

    2-Doktorların Osmanlıca tercihleri: Tıp pozitif bir bilim dalı olarak kabul edilse de, eninde sonunda usta-çırak ilişkisine dayanır. İnsan eğitiminin başında nasıl duyduysa, nasıl alıştıysa öyle devam eder. Dolayısıyla aslında benim ablalarımdan/ağabeylerimden duyduklarım, onların kendi ablalarından/ağabeylerinden duyduklarıdır. Bu zinciri sürdürürsek, aslında ben 100 yıl önceki doktorlardan eğitim alıyorum diye düşünebilir :) O yüzden teşhis, o yüzden istirahat, o yüzden müşahade. (Öte yandan, annemle babamın tıp kitaplarını göz atınca, Osmanlıca etkisinin her kuşakta biraz daha azaldığını söyleyebilirim)

    Neyse, madem doktor istirahat demiş, kafanı daha fazla şişirmeyeyim :) Tekrar geçmiş olsun, iyi dinlenmeler!
    engin t.

    YanıtlaSil
  5. Buyurun işte! Burada aylardır oradan buradan ne güzel atıp tutarken yakalandık mı doktora? Ne söylesen yeridir Engin!:)Son durum itibariyle konuya yeni bir gözle şöyle bakabilirim:
    1- Latincenin ya da İngilizcenin hastaya itici gelişi, hastanın kendisiyle ilgili gerçekleri en son öğrenecek kişi olmaya kaderlenmenin, baştan kaybetmenin tepkisidir aslında. Bir doktor olarak seni anlıyorum ama hiç tanımadığınız doktorlar/hekimler karşısında düşülen dilsel yalnızlık (gece üçten sabah dokuz buçuğa kadar gereksiz uzayan bir yalnızlık)senin de söylediğin gibi hastayı bilgilendirerek giderilmiyorsa bu dayanılmaz bir deneyime dönüşüyor. Sanırım uzlaşı noktamızı sen buldun: hastayla bilgiyi paylaşmak.
    2- Doktorların Osmanlıca kullanmaları, yazıda söylediğim gibi, eleştirdiğim bir durum değil; şaşırdığım bir durum. Bir dilbilimci olarak dilin doğal dönüşümüne inanırım ben (Hatta genç dilinin anadilini bozamayacağına inanan nadir yetişkinlerdenim.)Art zamanlı olarak sözcüklerin bugüne taşınmasını da son derece doğal buluyorum. Dünyanın en eski mesleklerinden biri olan hekimliğin dilsel dönüşümü ağırdan alması da anlaşılabilirdir. Belki pek çok meslek alanında Osmanlıca etkisi sürüyordur; farkında bile değilimdir; belki de bu bir araştırma konusu olabilir :) :) Beynimde şimşekler çaktırdın bak!!! Teşekkür ederim.
    Doktorlar yaşamsal bakımdan hepimiz için önemli insanlar; dolayısıyla dilsel konumları diğer tüm meslek jargon kullanıcılarından (hukukçu, teknisyen, mühendis) farklı olarak süreğen biçimde mizahçıların, dilbilimcilerin vs. ilgi odağı olacaktır.
    Ve teşekkürler Engin. Bu duyarlık dolu, araştırma konusu baklımından ilham verici açıklamaların için...
    Sevgiyle... Dostlukla...

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI

Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...