Hem nitelikli edebiyat üreten hem sinematografik yazabilen yazarların romanları daha başka türlü bir hayranlık uyandırır bende. Saramago o yazarlardan biriydi... Yazarın 1995'te yazdığı ünlü romanı Körlük Fernando Merilles tarafından 2008'de filme aktarılmış ve bu film Oscar'a aday gösterilmişti. Doğal olarak bir romanı ne kadar sinematografik algılasak da o romanı bir film olarak karşımızda gördüğümüzde düş kırıklığı yaşarız, bu filmde de aynen böyle olmuştu.
1998 Nobel Ödülü sahibi Saramago'nun beni en çok etkileyen kitabı "Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş"tur. Bu kitabı sevgili dostum Xtvk'den öğrenmiştim.
Hiç beklemediğim biçimde bu kitap beni etkisi altında alıvermişti. Kahramanlarını teker teker öne sürerkenki muzip tavrı,kahramanlarının alışılmadık tuhaf davranışlarını sanki her gün yaptığımız sıradan işlermiş gibi doğal ve süssüz püssüz dile getirişi, doğal dengenin bozulmasının sonuçlarının neler olabileceğini anlatırken alttan alta okura biraz nihilizm biraz nekrofilia biraz kadercilik fısıldaması bana hem alışkın olmadığım bir biçemi (Neşeli Camus biçemi diyorum ben buna..) armağan etti hem de beni yaşama başka türlü bakmaya mecbur etti. Ölmeyi düşünmek bir yana toplumsal yaşamı belki tüm seçenekleriyle (ya da olabildiği kadarıyla) reddedip kendi yaşamımı tüm özgünlükleriyle doya doya yaşamam gerektiğini sezdirdi. Çünkü yaşam "merhametsizce" değil "doğal olarak" bizi öldürüyor. Marifet "yaşadığımızı bilerek" yaşamayı öğrenmek...
Saramago'nun bende emeği çok! Bunlardan yalnızca birini, bir kitabını anlatmayı istedim... Cennette karşılaşırsak Saramago da "eski memleketimiz dünyanın dedikodusunu ederek tavla oynamak istediğim büyük adamlar listesi"nde yer alıyor. Ruhunuz şad olsun azizim. Görüşmek üzere!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.