30 Kasım 2010 Salı

İç Monolog 11

"Bugün bir iç monolog yazmalıyım. Bir adam düşünmeliyim. Kadın olmasın; çok içerden yazarım diye endişeleniyorum. Öyle hassasım ki şu sıra, fire vermekten korkarım...Adam, diyordum. Bir işi olsun her gün sabah 9'da gittiği...
Bilgisayar karşsında yazıp dursun raporları, doldursun formları, gelen müşterilerin kimlik numaralarını bilgisayara girerek sistemde müşteriye ait  tüm bilgileri görüversin. Kaç yaşında, nereli, evli mi, arabası var mı, annesinin kızlık soyadı ne? Evet! Bu bir müşteri temsilcisi. Bankacı. 'Yok," diyor 'henüz paranız yatmamış'. Müşterisi emekli bir adam. İkidir geliyor ama bu kez de yatırmamışlar parasını. 'Zaten, yatırmayacakları belliydi," 'diyor emekli müşteri. 'Ben boşuna ümitleniyorum.' Bankacı adam gelecek paranın ne parası olduğunu düşünüyor. Belki diyor, oğlu yatıracaktı parayı da unuttu gitti. Baba oğluna bağ bağışlamış oğlu babasına bir salkım üzümü vermemiş... Belki yazlığı sattı, sattığı adam sözünde durmadı, son taksidi vermemek için adamcağızı oyalayıp duruyor ha yatırdım ha yatıracağım, diyor. Şimdi nasıl ödenecek oğlanın kredisi? Salak oğlu çekti krediyi gene batırdı işi. Düzelmeyecek bu hergele. Okudu ama ne fayda hala inmedi sırtından. Olaylar oğlanda düğümleniyor. Nasıl çözülsün peki düğüm? Telefon çalsın. Böylece bitsin iç monolog. En iyisi bankacı adam, babasını aklına getirsin. Bu aralar onu pek arayıp sormadığını, telefonda genellikle annesiyle konuşup babasına kuru bir selam gönderdiğini düşünsün. Sonra suçluluk duygusu tabii. Bu hayhuy içinde babayı aramamanın verdiği huzursuzluk... Elime mi yapışır şu adam gitsin, ben babamı bir arayayım, olmazsa yemeğe çağırayım, annemle gelsinler. Yine babam bin tane öğüt verir, artık evlen böyle hayat mı olur diye başlar ama ne yapalım çekeceğiz, babamız sonuçta, desin... Yazmazsam kafam daha çok karışır, hesap şaşar. Yazarsam bir doygunluğun ne olduğunu bilen dinginliğime bir adım yaklaşırım belki. Kontrol edebildiğim bir yaşam  kesitini kurar, kendi yaşamıma da aynısını yapabileceğime inanırım. Toparlanırım."

1 yorum:

  1. Bankacı önündeki bilgisayarda bir hayatın izdüşümlerini görürken,emekli adamın hayatındaki kesitte, kendi izlerini emekli olduğunda görebilecek. Babası için para yatırmayı unuttuğu o boş hesabın içinde..Oğlu için hayıflanırken bulacak kendin.Bir bankonun önünde..

    Zor yazıydı..Ama çok sevdim bu monoloğu..Çok:)

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

KİRALIK KONAK: EDEBİYATIMIZIN ÖZGÜR KADIN DÜŞMANLIĞI

Bizim edebiyatımızda kadının görünme biçimi başlı başına bir sorundur. Halk şiirinde ve divan şiirinde ideal kadın edilgin ve suskundur. Ta...